24 Mart 2013 Pazar

Seyahatten döndüğüm gün Sidney'den döndüğüm gündür Antuan.

Önce Nabokov sonra da John Wilmot aklıma takıldı. Bu haliyle bu şarkı ki sözcüklerini de dizime oturtarak söyleyebilirim ki görevini tamamlamıştır.
Nabokov ve John Wilmot'u düşünmeyi bırakıp birini sevdiğini nereden anlar ki insan diye düşündüm. Neden hep sevgiyi somutlaştırmak, bir kanıtta vücut bulmasına önayak olmak, dedektif gibi bir sevmelerin peşine düşmek gerekirdi ki ? Benim nazarımda hep böyle miydi ? Hissediyorsan yetmiştir. Yettir, gitsin. Birilerini seviyorsun amma velakin aynı gökkubbenin altında küfürü basmıyorsun olana bitene. Olacak iş değil ki  ? Olmuş, bil. Böylesi bir yokluğun lüzumsuzluğunu düşünüyorsan, seviyorsun. İsmini vermek istemeyen izleyicilerimden biri severken  nasıl olduğunu anlatırmıştı ki genelde anlatırlar. O birini sevdiğini, sevdiği kişiyi mutlu ederken yüzünün aldığı çizgileri izlediğinde anlayıveriyormuş. Sevmek, izlemekmiş. Biteviye, izlemek...Gölge gibi peşine düşmek. Genelde pek haber vermeden gelir o izleyiciler. O doğru anı kollayıp kapını çalıverirler. Ben de hep açarım. Neden açmayacak mışım ? Gerçek bir sevgiye direnmenin sonu, zamanı tefe koyup çalmak; harmoni fakiri çıkan seslerin karşısına geçip en hüzünlü dansını sergilemektir. Açıkça görünüyor ki bundan kimseye fayda yok.
Uykuya dalmadan, zihnimde sıralanan o çoşkulu cümleleri düşünüyorum. Hayatımın anlamlı bir özetini, yataktan hiç üşenmeden kalkıp onları karaladığım zamanlara sığdırabilirim. Neden uykuya dalmadan o sözcükler hiç takılmadan birbiri ardına düşerler peşi sıra ? En yorgun düşüncelerimden terliklerimi dahi giymeden en sevdiğim kırmızı ceketimi bile giymeden kaçmaya çalıştığımı düşünürsek bu soruya da bir cevap bulmuş olabiliriz. Cevaplarını bildiğimiz bir çok soruyu inatla sorduktan sonra işimize gelen cevapların fütursuzluğuna sarıldığımız gibi annemize ya da sevgilimize sarılmadığımızı görmek dünyanın boktanlığına turnasol kağıdı oluveriyor. Gözlerim kurşun gibi ağırlaştıkça sözcüklerimin böyle çırılçıplak sokaklara düşüyor olması bana o herkeslere gerçek anlamda bir seyahatten bahsetmemi sağlayacak ve daha gerçekleşmemiş olan o Sidney yolculuğumu hatırlatıyor. Son sözüm: Bir gün ben de bir iş seyahatinden döndüm diyeceğim. O gün de Sidney'den döndüğüm gün olacak. Ok kib bay.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Paylaşella