21 Aralık 2015 Pazartesi

amor fati








Susan Sontag'ın günlüklerinde bugün konu dönüp dolaşıp ölüme geldi:"Ölüm hakkında süregelen nevrotik kaygımın en mantıklı cevabı: Ölüm yok oluştur- her şeyin (organizma, olay, düşünce, vs.) bir biçimi, bir başlangıcı ve sonu var- ölüm de doğum kadar doğal- hiçbir şey sonsuza kadar sürmez, sürmesini de istemeyiz- Ölünce öldüğümüzü bile bilmeyiz, dolayısıyla yaşamayı düşün! Hayattan talep ettiğimiz şeyleri denemeyimlemeden ölsek bile, öldüğümüzde artık fark etmeyecek- yalnızca şu anı kaybederiz- hayat yataydır, dikey değil- biriktirilemez, dolayısıyla yaşa, sürünme." 

ölümü düşünmek aslında "hiç"i düşünmekti Susan, şöyle ki: "canlı bireyin özünün değil varoluşunun sonlanışı olarak ölüm onun için bir hiçtir ve onun bilincine hiç bir kavram sunamaz. Başka bir deyişle bir hiçlik olan ölümü düşünmek bir hiçten ibarettir." http://www.korotonomedya.net/kor/index.php?id=21,234,0,0,1,0

ölümün bende "nevrotik bir kaygı" olarak belirmesi çocukluğumda sabah ezanlarının fütursuzca en az beş imam tarafından primatları yataklarından fırlatmak suretiyle okunmasıyla ortaya çıkmıştı, neyse ki geçti.

17 Ağustos 1954'te eşi Susan Sontag'tan ananaslara süzme peynir eklemesini istiyor. Ben de bunu fırsat bilerek Buca ilçemizde ananaslı pizza yapan bir mekanı anıyor ve ananasları rahat bırakalım diyorum. rica edicem artık ananasları deneyselliğimize karıştırmayalım, onlar bunu hak etmiyor.

[aceleci bir paylaşım oldu, günlüğü kurcalayıp izlenimlerimi aktarmaya devam edeceğim.]       
                                                                                      Liebe Grüsse.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Paylaşella