15 Haziran 2013 Cumartesi

Bu gece uyumayalım. Bu gece uyunmaz ki.

Bir elimde Minima Moralia, bir elimde şiir öfkemi arşınlayarak okuyorum gecenin canını. Çünkü uyumayalım diye hep bunlar...
Uyumayalım diye perdeden sızan  provokatör bir beyaz florasan olur dolarım odalarınız içine. Yeter ki uyumayalım bu gece.

Turgut Uyar'ın bir ömürlük askerleriyiz nihayetinde.

"Kalın ve karanlık bir çatı merdiveni gibi
giderilmez eksikliğini tanırım onun
suyun bardakta duruşu gibi
bir öfke usul usul büyürken kuytuda
yemyeşil bir çayır görünümündedir
haziran ortasında bir gümüş lüfer
büyülü bir fotoğraf bir gümüş çerçevede
ve evinde hemen hazır bir silah
böyle kargaşalı günler döneminde
beşer onar koparılan bir taksim sanki bahara
bunlar güzel şeyler biliyorum
herkes de biliyor kuşkusuz
ama ne kadar güzel ne kadar güzel
serçenin kış günü yemidir
alnı akıtmalı bir atla düğüne gitmek
ayışığı penceresi, bir güzel insan sesi
ama ne kadar güzel
kırda bir oğlak kadar
kışlada bir türkü kadar
rüzgarda kuruyan tülbent kadar
oysa gece tam yarısıdır bir günün
ve daha güçlüdür gündüzden
ben şimdi diyorum ki bir bak şu alanlara
sokaklara, köprülere, kiremitsiz damlara
taşlara, sopalara amanvermez silahlara
şehir haritasına, trafik lambasına, kan içinde adamalara
kan içinde adamlara
kan umutsuzluktur
ona kendini hazırla
ne kadar yalnız olduğumuzu hep hatırla
açlıkları yoklukları kırımları
-örneğin sensiz olmak ömrümün bir akşamında-
bir bölgeden birine giden ordular uçaklarla
yalan ihanetler karmakarışık limanlar
iki şeyin apansız karşı karşıya geldiği dünyada

ben şimdi diyorum ki buna inanmak gerek
bir susam gibi boyuna sulamak umutsuzluğu
ve direnmek
hep direnmek devam etmek adına

diyorum ki acılığı eksilmesin ağzımızdan
boyuna tükürmek için
boyuna!"

Toma, kimyasal, yanan çocuklar, yanan çocuklar Gazi'den ve Vietnam'dan yanan çocuklar var. Uyumak yok bu gece. Çünkü kelimeler hep yarım kelimeler hep telaşlı. Sözcükler göğüs kafesimizde Valim. Sözcükler ciğerimize doluyor. Cümleler olamıyor valim. Sözcükler lav olmuş akıyor. Bizim ciğerlerimizi yakıyor Valim. Senin vicdanın soğuk.

"Nihayet bizler ağlarken toprağın yüzü güldü. Caddeden sokaklara doğru sesler döküldü."





Acı ile acı ile değil öfke ile öfke ile büyürken bazen bir şarkı bazen bir şiir bazen de beş duyu organımızı salına salına  ve sinsice  kıpraştıran bir mizah yaratma eylemi...Orada ağlayan, orada gülen, orada aşık, orada öfkeli ve onurlu bir direniş var karanlığa sızan ve ak...O çocukların ciğerlerine vicdanı hür sözcükler lav olmuş akıyor.
O çocuklar durmaz karanlığa karşı ve o karanlık atalettir biraz da ve o karanlık nisyandır çokça da.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Paylaşella