16 Kasım 2010 Salı

Shoot The Runner Bitch!

biri "gırtlağını bafiliyim" diye beddua etse de tutsa ancak bu kadar hasta ederdi beni.ah ben bu tatili uzatmaz mıyım? giden günlerim oldu diye cıvıldayıp sustuydum.Giden saniyelerim oldu, giden dakikalarım oldu, giden saatlerim oldu diye üzülürken; son birkaç gün için yapılan onca kurgu ve fantezinin üzerine hasta olup giden günlerim oldu ühühü diyip duşun altında dakikalarca ağlayan ve tatili aldığı ilaçlar yüzünden mayhoş hezeyanlara gark olan pıtırnaz bir genç kızın hikayesi bu.Bundan bikaç gün önce içinden shoot the runner shoot the runner I'm a queen and he is my king bitch! dizelerinin içimde çoğalması eşliğinde "hocam siz de öğrenci olduydunuz" diye bıdıklayan bebelerin sınavlarını gözetlemeye, karadeniz'in küçük ama etkili şehirlerinden birinin sahillerinde bisiklet sürmeye, tiktak sapkını arkadaşlarımla cafe yamaçlarında kafa bafiletmeye gidiyordum.Son üç günüm ise shoot the runner kopmuşluğundan bir tünel yoluyla geçti ve gustav mahler'in melankolisine bağladı kendini eski aşklarının da hatrını sayarak.

yan kanepede uyuyan abi fotoğrafına bakarak "yine de en iyi melih uyuyan melih'tir" aforizmasını hatırladım ve derin bir nefes aldım annemin ceviz ve elmayı bir tabağın içinde getirdiği o anda.huzur için hala sebep var.

ve işte o şarkı:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Paylaşella